D.I.Y. : Açılımı; "Do It Yourself", yani bir nevi "Kendin Pişir Herkes Sebeplensin".... D.I.Y. mantalitesine sahip gruplar, fanzinler ve diğer aktivite sahipleri; ürünlerini hiçbir şekilde plak firmaları, dağıtıcı firmalar ya da büyük ve ticari mailorderlar olmaksızın kendi olanaklarıyla çoğaltan ve dinleyicilere ürünü konserlerde elden vererek, distrolar aracılığıyla ya da mektup, fanzinler, mail ve flyerlar yoluyla ulaştırarak kendi dağıtım ağlarını kuran insanlardır. Müzikal DIY ürünlar genellikle plak ya da kaset formatında olur fakat son 4-5 yılda CD'lerin de kopyalanabilmesi artık normal bir iş haline geldiği için CD formatındaki ürünler de oldukça yaygın. DIY kelimesini yanlış kullananlar için bir anektod; yayınladığınız ürünün üstüne herhangi bir kuruluşa veya kişiye yardım amacı dışında "kar" koydunuz zaman o artık "DIY" bir aktivite olmaktan çıkmış olmaktadır
Flyer : İnternetin yaygınlaşmasıyla artık önemini yitiren ama sembolik olarak hala mektupla yapılan yazışmalarda kullanılan bir olay. Yani, mektuplar yoluyla elden ele dolaşan ve üzerinde bir grubun, distronun ya da fanzinin adresi, çıkardığı ürün ve ürünü nasıl elde edebileceğiniz gibi bilgileri içeren küçük çaplı bir "sanat"tır. Şimdi bu sanatın yerini web almış gibi görünüyor . Flyerların bir önemli tarafı da sevdiğiniz ve desteklediğiniz grupların flyerlarını kendi yazışmalarınızda başka insanlara da yollayarak onlara destek olabilmenizdi. Hatta yolladığınız mektuba kendinizinkiler dışında değişik ve güzel flyerlar koymak adet haline gelmişti diyebilirim. Kendi hzaırladınız bir flyerın dönüp dolaşarak, atıyorum Japonya'dan bir distrodan gelen bir mektubun içinden çıkması kadar dumur edici ve sevindirici bir olay yoktur.Trade : İşte "underground" dediğimiz dünyadaki en güzel aktivite. Bu kelimenin tam Türkçe karşılığı "ticaret" fakat biz burada bunu "değiş tokuş" olarak kullanacağız, zira "para" dediğimiz şey icat edilmeden önce ticaret insanların kendi ürettikleri malları ihtiyaçlarına göre başkalarıyla değişerek hayatlarını devam ettirmelerini ifade ediyordu. Neyse konuyu dağıtmayalım. Trade, ürünlerinizi diğer grupların ve fanzinlerin ürünleriyle değiş tokuş etmek anlamında kullanılıyor. Mesela Agathocles yeni bir live tape yayınlıyor ve içinde 30 şarkının Belçika'da kaydedilmiş konser kayıtları var. Sizin de bir distronuz var diyelim ki Rottfish/ Hermit split tape'ini yayınladınız. Agathocles elemanlarına bir mektup ya da mail atıyorsunuz, diyorsunuz ki sen bana o konser kasetini yolla ben de sana bizim live tapei yollayayım, trade yapalım. O da size tamam o zaman yolla kaseti ben de yolluyorum diyor, böylece ürünlerinizi hem insanlara ulaştırmış hem de yeni bir DIY ürünü dinlemiş oluyorsunuz. Elinize ulaşan flyer ya da ziyaret ettiğiniz sitelerde eğer "trades are welcome" ya da benzeri bir cümle görürseniz, anlayınız ki bu kişi trade yapmaya açık bir insandır. Zaten DIY aktivitelerinin temel amacı insanlara ürünlerinizi satmak değil, trade yoluyla herkesin ürettiğinin birbiriyle paylaşmasını sağlamak ve bu yolla uluslar arası bir alt kültür iletişimini sağlamaktır. Tabii bu noktada önemli bir diğer kavram devreye giriyor, o da Rip Off..Rip Off : Bu kelime trade için söz aldığınız kişinin siz ona ürününüzü yolladığınız halde, onun size kendi ürününü yollamaması durumunu ifade ediyor. Ripoffçu kişiler, underground yazışmalarda en çok dikkat etmeniz gereken insanlar. Bu insanları tanımanın öyle gizli bir formülü yok ama ünlü ripoffçular her daim sitelerde, flyerlarda ve yazışmalarda deşifre edilir ve böylece daha fazla insanı kandırmaları engellenir. Rip Off kapsamına DIY bir firma ya da distronun anlaştığı grubu kazıklaması ve ürünü kar payı koyarak satması da giriyor. HC ortamında daha çok bireysel takılan bazı tiplerde bu görülmekteyken, metal ortamında bu ripoff olayı oldukça yaygın. En ünlü ripoff firmalardan ikisi ise ABD'li Wild Rags Records ve Türkiye'den My Garden'ın albümünü yayınladıktan sonra gruba tek kopya bile yollamayan ve albümü yayınladığını gruptan saklayan Norveç'li Artric Serenades Records. Bunun dışında bir de "biz yurtdışında şu firmadan şu grupla split album yayınladık" diyerek memleketteki gençleri lüleden yiyen bir death metal grubumuz var ki onlar da rip off'un kralı oluyorlar, ama isim vererek üzmeyelim bu metalci biraderleri, nasıl olsa çoktan tarih oldular. Rip Off kelimesi özellikle yabancı dergilerde okuyabileceğiniz albüm eleştirilerinde, bir grubu birebir taklit eden kopyacı ve arakçı grupları da ifade etmek için de kullanılmakta. Hemen belirtelim bir grubun başlattığı ekole dahil olmakla, onu aynen kopyalamak arasında fark var. Neyse konuyu yine dağıtmadan sıradaki gelsin...RC : Yine internetin yayılmasıyla önemini göreli olarak kaybeden bir başka olay. Açılımı "International Reply Coupon" yani uluslar arası cevap kuponu. Bu bir firmadan katalog istediğinizde, sadece mektup parası karşılığında edinilebilen fanzinlerde ya da ilk kez yazışacağınız ve çok fazla mektup alan bir gruba ilk mektubu yazdığınızda sizden istenilen bir şeydir. Bu kuponu mektubun içinde yollayarak bir nevi onun size yollayacağı mektubun parasını da siz ödersiniz. Postanelerde seyrek de olsa bulunur(du hala var mıdır bilemiyorum bu olay). Bir grubun röportaja cevap vermek ya da basit bir mektup için sizden IRC istemesi bence eşşekliktir. Bunu normal bulan da vardır, bulmayan da ama eğer underground bir grupsanız bence "çok mektup geliyor başa çıkamıyorum" gibi bir bahaneniz olamaz, olmamalıdır. Gerekli gördüğünüz her mektuba cevap yazarsınız ve bu işin bir parçasıdır. İstemediğinize de yazmazsınız, zira ortada bir "fan kulüp" ya da "dinleyiciyi memnun etme" yükümlülüğü yoktur, bu iş zevk için yapılır. IRC'nin yerine bir çok firma ve fanzin mektubun içine 1 ya da 2 dolar koyup yollamanızı ister, bunu da belirtelim. EP : Açılımı Extended Play, bir nevi kısa albüm anlamındadır. İçinde - grubun türüne göre değişmekle birlikte 5-6 şarkı olur. Kaset ve plak formatında olur, CD formatında olana MCD ( mini CD) ya da CDEP denir. LP : Açılımı Long Play, yani bildiğiniz albüm. Tek farkı yalnızca plak formatındaki uzun albümlere "LP" denir. Sıklıkla "plak" kelimesinin yerine kullanılır. Underground camiada LP ve diğer plak formatlarının önemi büyüktür, zira stüdyo hileleri ile kotarılmamış bir müziğin en direkt ve sesin en doğal haliyle size ulaştığı tek format budur. Ülkemizde plak hem bağımsız olarak hem de firmalar aracılığıyla oldukça zor ve pahalı bir iş olmasına rağmen kıçımızın dibindeki Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinde bu iş özellikle tüm türevleri ile punk ve doom/death scene'lerinde oldukça yaygın ve ucuz bir aktivitedir. 7" : Bunların içinde eminim en çok duyduğunuz 7". 7" bildiğiniz ve belki de evinizdeki eski pikapın etrafında tozlu bir şekilde duran Müzeyyan Senar 45'liğinin ta kendisidir. Bildiğiniz büyük kocaman plağın daha küçük boyda olanıdır, underground camiada ise oldukça önemli bir ürün formatıdır. Bildiğiniz EP'nin plak formatında olanına verilen isimdir, böyle minik ufak tefek, CD'den biraz daha büyük bir plakçıktır kendileri. Memleketin hc/punk tarihine biraz göz gezdirenler Turmoil / Accoustic Grinder , Radical Noise / Necrosis , Rashit / Ask It Why split 7"'lerini hatırlayacaklardır. Hem split hem de tek olanı gayet makbuldür, farzdır . Split : Şimdi yukarıdaki yazıda "split" kelimesini okudunuz, bu ne lan dediniz. Split, iki ya da daha fazla grubun tek bir ürün formatında ortak olarak şarkılarını yayınlamasıdır. Aslında en makbulü 2 grubun yaptığı split çalışma olmakla birlikte, 3 way ve 4 way split olarak adlandırılan 3 ve 4 grubun ortaklaşa yaptığı çalışmalarda oldukça yaygındır. İşin içine 10 grup girdiğinde ona artık "compilation" diyoruz, onun da tanımı aşağıda. Neyse, split her formatta karşımıza çıkar ama esas makbul olanı split 7"lerdir. Zira özellikle hardcore/punk camiasında oldukça yaygın olan bu split 7" aktivitesinin bir çok faydası vardır.
Flyer : İnternetin yaygınlaşmasıyla artık önemini yitiren ama sembolik olarak hala mektupla yapılan yazışmalarda kullanılan bir olay. Yani, mektuplar yoluyla elden ele dolaşan ve üzerinde bir grubun, distronun ya da fanzinin adresi, çıkardığı ürün ve ürünü nasıl elde edebileceğiniz gibi bilgileri içeren küçük çaplı bir "sanat"tır. Şimdi bu sanatın yerini web almış gibi görünüyor . Flyerların bir önemli tarafı da sevdiğiniz ve desteklediğiniz grupların flyerlarını kendi yazışmalarınızda başka insanlara da yollayarak onlara destek olabilmenizdi. Hatta yolladığınız mektuba kendinizinkiler dışında değişik ve güzel flyerlar koymak adet haline gelmişti diyebilirim. Kendi hzaırladınız bir flyerın dönüp dolaşarak, atıyorum Japonya'dan bir distrodan gelen bir mektubun içinden çıkması kadar dumur edici ve sevindirici bir olay yoktur.Trade : İşte "underground" dediğimiz dünyadaki en güzel aktivite. Bu kelimenin tam Türkçe karşılığı "ticaret" fakat biz burada bunu "değiş tokuş" olarak kullanacağız, zira "para" dediğimiz şey icat edilmeden önce ticaret insanların kendi ürettikleri malları ihtiyaçlarına göre başkalarıyla değişerek hayatlarını devam ettirmelerini ifade ediyordu. Neyse konuyu dağıtmayalım. Trade, ürünlerinizi diğer grupların ve fanzinlerin ürünleriyle değiş tokuş etmek anlamında kullanılıyor. Mesela Agathocles yeni bir live tape yayınlıyor ve içinde 30 şarkının Belçika'da kaydedilmiş konser kayıtları var. Sizin de bir distronuz var diyelim ki Rottfish/ Hermit split tape'ini yayınladınız. Agathocles elemanlarına bir mektup ya da mail atıyorsunuz, diyorsunuz ki sen bana o konser kasetini yolla ben de sana bizim live tapei yollayayım, trade yapalım. O da size tamam o zaman yolla kaseti ben de yolluyorum diyor, böylece ürünlerinizi hem insanlara ulaştırmış hem de yeni bir DIY ürünü dinlemiş oluyorsunuz. Elinize ulaşan flyer ya da ziyaret ettiğiniz sitelerde eğer "trades are welcome" ya da benzeri bir cümle görürseniz, anlayınız ki bu kişi trade yapmaya açık bir insandır. Zaten DIY aktivitelerinin temel amacı insanlara ürünlerinizi satmak değil, trade yoluyla herkesin ürettiğinin birbiriyle paylaşmasını sağlamak ve bu yolla uluslar arası bir alt kültür iletişimini sağlamaktır. Tabii bu noktada önemli bir diğer kavram devreye giriyor, o da Rip Off..Rip Off : Bu kelime trade için söz aldığınız kişinin siz ona ürününüzü yolladığınız halde, onun size kendi ürününü yollamaması durumunu ifade ediyor. Ripoffçu kişiler, underground yazışmalarda en çok dikkat etmeniz gereken insanlar. Bu insanları tanımanın öyle gizli bir formülü yok ama ünlü ripoffçular her daim sitelerde, flyerlarda ve yazışmalarda deşifre edilir ve böylece daha fazla insanı kandırmaları engellenir. Rip Off kapsamına DIY bir firma ya da distronun anlaştığı grubu kazıklaması ve ürünü kar payı koyarak satması da giriyor. HC ortamında daha çok bireysel takılan bazı tiplerde bu görülmekteyken, metal ortamında bu ripoff olayı oldukça yaygın. En ünlü ripoff firmalardan ikisi ise ABD'li Wild Rags Records ve Türkiye'den My Garden'ın albümünü yayınladıktan sonra gruba tek kopya bile yollamayan ve albümü yayınladığını gruptan saklayan Norveç'li Artric Serenades Records. Bunun dışında bir de "biz yurtdışında şu firmadan şu grupla split album yayınladık" diyerek memleketteki gençleri lüleden yiyen bir death metal grubumuz var ki onlar da rip off'un kralı oluyorlar, ama isim vererek üzmeyelim bu metalci biraderleri, nasıl olsa çoktan tarih oldular. Rip Off kelimesi özellikle yabancı dergilerde okuyabileceğiniz albüm eleştirilerinde, bir grubu birebir taklit eden kopyacı ve arakçı grupları da ifade etmek için de kullanılmakta. Hemen belirtelim bir grubun başlattığı ekole dahil olmakla, onu aynen kopyalamak arasında fark var. Neyse konuyu yine dağıtmadan sıradaki gelsin...RC : Yine internetin yayılmasıyla önemini göreli olarak kaybeden bir başka olay. Açılımı "International Reply Coupon" yani uluslar arası cevap kuponu. Bu bir firmadan katalog istediğinizde, sadece mektup parası karşılığında edinilebilen fanzinlerde ya da ilk kez yazışacağınız ve çok fazla mektup alan bir gruba ilk mektubu yazdığınızda sizden istenilen bir şeydir. Bu kuponu mektubun içinde yollayarak bir nevi onun size yollayacağı mektubun parasını da siz ödersiniz. Postanelerde seyrek de olsa bulunur(du hala var mıdır bilemiyorum bu olay). Bir grubun röportaja cevap vermek ya da basit bir mektup için sizden IRC istemesi bence eşşekliktir. Bunu normal bulan da vardır, bulmayan da ama eğer underground bir grupsanız bence "çok mektup geliyor başa çıkamıyorum" gibi bir bahaneniz olamaz, olmamalıdır. Gerekli gördüğünüz her mektuba cevap yazarsınız ve bu işin bir parçasıdır. İstemediğinize de yazmazsınız, zira ortada bir "fan kulüp" ya da "dinleyiciyi memnun etme" yükümlülüğü yoktur, bu iş zevk için yapılır. IRC'nin yerine bir çok firma ve fanzin mektubun içine 1 ya da 2 dolar koyup yollamanızı ister, bunu da belirtelim. EP : Açılımı Extended Play, bir nevi kısa albüm anlamındadır. İçinde - grubun türüne göre değişmekle birlikte 5-6 şarkı olur. Kaset ve plak formatında olur, CD formatında olana MCD ( mini CD) ya da CDEP denir. LP : Açılımı Long Play, yani bildiğiniz albüm. Tek farkı yalnızca plak formatındaki uzun albümlere "LP" denir. Sıklıkla "plak" kelimesinin yerine kullanılır. Underground camiada LP ve diğer plak formatlarının önemi büyüktür, zira stüdyo hileleri ile kotarılmamış bir müziğin en direkt ve sesin en doğal haliyle size ulaştığı tek format budur. Ülkemizde plak hem bağımsız olarak hem de firmalar aracılığıyla oldukça zor ve pahalı bir iş olmasına rağmen kıçımızın dibindeki Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinde bu iş özellikle tüm türevleri ile punk ve doom/death scene'lerinde oldukça yaygın ve ucuz bir aktivitedir. 7" : Bunların içinde eminim en çok duyduğunuz 7". 7" bildiğiniz ve belki de evinizdeki eski pikapın etrafında tozlu bir şekilde duran Müzeyyan Senar 45'liğinin ta kendisidir. Bildiğiniz büyük kocaman plağın daha küçük boyda olanıdır, underground camiada ise oldukça önemli bir ürün formatıdır. Bildiğiniz EP'nin plak formatında olanına verilen isimdir, böyle minik ufak tefek, CD'den biraz daha büyük bir plakçıktır kendileri. Memleketin hc/punk tarihine biraz göz gezdirenler Turmoil / Accoustic Grinder , Radical Noise / Necrosis , Rashit / Ask It Why split 7"'lerini hatırlayacaklardır. Hem split hem de tek olanı gayet makbuldür, farzdır . Split : Şimdi yukarıdaki yazıda "split" kelimesini okudunuz, bu ne lan dediniz. Split, iki ya da daha fazla grubun tek bir ürün formatında ortak olarak şarkılarını yayınlamasıdır. Aslında en makbulü 2 grubun yaptığı split çalışma olmakla birlikte, 3 way ve 4 way split olarak adlandırılan 3 ve 4 grubun ortaklaşa yaptığı çalışmalarda oldukça yaygındır. İşin içine 10 grup girdiğinde ona artık "compilation" diyoruz, onun da tanımı aşağıda. Neyse, split her formatta karşımıza çıkar ama esas makbul olanı split 7"lerdir. Zira özellikle hardcore/punk camiasında oldukça yaygın olan bu split 7" aktivitesinin bir çok faydası vardır.